Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Türkiye olarak Venezuela’ya yönelik tek taraflı yaptırımlara ve dış müdahalelere karşıyız” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil ile Ortak Basın Toplantısı’nda konuştu. Bakan Fidan, yaptığı açıklamada “Venezuela ile güçlü ve esaslı bağlantılarımız var. Bağlantılarımız son yıllarda artan üst üste ziyaretlerle ivme kazanmış durumda. Cumhurbaşkanı’mızın Venezuela ziyaretini önümüzdeki periyotta gerçekleştirme huşunda çalışmalarımız devam ediyor. İlgilerimizi tüm boyutlarıyla ele aldığımız ortak işbirliği kurulu 4. toplantısını en kısa müddette ülkemize gerçekleştirmeyi dilek ediyoruz. Bugünkü görüşmelerimizde ekonomi ve ticaret alanlarında önümüzdeki periyotta atılabilecek somut adımları istişare ettik. Ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıl yüzde 27 artarak 1 milyar dolara ulaştı. Bu sayı 3 milyar dolar maksadına yaklaşmaktan biraz uzak kalıyor. Biz bu sayısı 3 milyar dolara çıkartmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede bugün imzaladığımız yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması muahedesi bu amacı yakalamamıza büyük katkı sağlayacaktır. Bugün ayrıyeten güç, turizm, ulaşım, kültür ve kalkınma alanlarındaki bağlantılarımızla etraflıca ele alma imkanımız oldu. Güç işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz.” diye konuştu. Bakan Fidan, “Turizm alanında deneyim paylaşımı ve ortak imkanlarını değerlendirdik. Kendileri Sayın Turizm Bakanımızı Venezuela’ya davet ettiler. Toplam 79 Venezuelalı öğrenci kardeşimiz Türkiye burslarından faydalandılar. Biz hem burstan faydalanan öğrenci sayısını arttırmak istiyoruz hem de Türkiye’deki üniversitelerde burs alan eğitim dışı öğrenci sayısını da arttırmak istiyoruz. 3. Okulu geçtiğimiz yıl Karakas’ta faaliyete geçti. Yunus Emre Türk Kültür Merkezi için bize bir bina tahsis edilmişti. Bunun için kendilerine müteşekkiriz. En yakın vakitte merkezimizi açacağız. Savunma sanayi alanında görüşmemiz oldu. Konut ve gemi inşası hususlarında etraflıca görüşmemiz oldu. Her alanda gelişen ve derinleşen münasebetlerimiz mevcut. Türkiye olarak Venezuela’ya yönelik tek taraflı yaptırımlara dış müdahalelere karşıyız. Venezuela’da hükümet ile muhalefet ortasında gerçekleşen diyalog sürecine takviye veriyoruz.” sözlerini kullandı.
“Rusya Federasyonu’nun tekrar masaya getirilmesi gerektiğine inanıyoruz”
Tahıl Koridoru Mutabakatı’na ait açıklamada bulunan Bakan Fidan, “Rusya tarafından beyanat var. Buna karşılık Birleşmiş Milletler’in bizim tekrar süreci nasıl hayata geçirebiliriz diye önemli arayışlarımız var. Ukrayna tarafının alternatif getirme çalışmaları var. Biz Türkiye olarak açıkçası Rusya Federasyonu’nun tekrar masaya getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Onun dışında olacak tahlillerin zorlama ve güvenliği de tehlikeye atacak bir tahlil arayışı olma ihtimali yüksek. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile yaptığımız görüşmede de kendileriyle hem fikir kaldık bu bahiste. Sayın Lebron’la da yaptığımız görüşmede Rusya tarafının neden bu mutabakattan çekildiğini ve uzatmadığı konusunda bir grup ayrıntılı sebepler aldık. Bunlar üzerinde çalışıyoruz. Birleşmiş Milletler ile de görüşüyoruz. Neler yapılabilir Rusya’nın tekrar masaya gelmesi ve taleplerinin karşılanması bütün tarafların bundan kazanan taraf olarak çıkması için neler yapılabilir buna çalışıyoruz. Umarım en kısa vakitte bu kriz çözülür. Yoksa nitekim şöyle düşünün tahıl muahedesiyle birlikte 33 milyon ton tahıl dünya marketlerine ulaştı. Artık bu tahılın ulaşmaması durumunda dünya besin güvenliği büyük tehlikeye girecek. Besin fiyatlarındaki dalgalanmalar ekonomileri nitekim çok önemli biçimde etkileyecek. Bilhassa beslenme sorunu olan ülkelerdeki açlık sorunu daha da şiddetli hale gelecek. Onun için var gücümüzle bunu tekrardan hayata geçirmek için çalışıyoruz.” biçiminde konuştu.
“İslam ülkeleri önemli oranda Türkiye’yi ve konumunu sahiplendi”
Bakan Fidan, Danimarka ve İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakılmasına ait “Bu artık yaygın bir akın haline dönüşmeye başladı. Bilhassa Batı’da da aşikâr ülkelerde oluyor. İslam ve yabancı düşmanlığında artış var. Özel bir spesifik form olan Kur’an-ı Kerim’e hakaret konusu bilhassa Danimarka ve İsveç’te moda haline dönüştü. Bunu biz tabi şiddetle kınıyoruz. Geçtiğimiz devirde bu hususta yapılan hakaretlere ait Türkiye’nin önemli yansıları oluyordu. Ancak İslam dünyasından buna önemli bir iştirak olmuyordu. En son 28 Haziran’da yapılan hakarete verdiğimiz reaksiyonun ardından İslam ülkeleri önemli oranda Türkiye’yi ve konumunu sahiplendi. Kendilerinin de çok önemli hal ortaya koyduğunu gördük. İslam İşbirliği Teşkilatı 2 Temmuz’da fevkalâde toplandı. Sert bir bildirim yayınladı. Bu da ortak hal almak açısından kıymetli bir teşebbüstü. Birleşmiş Milletler İnsan Kurulu birinci sefer 2 Temmuz’da bir karar kabul etti. Bu da Kur’an-ı Kerim’e akınları dini nefret sınıfına soktu. Bu da çok değerliydi. Taarruzlar devam ediyor. İslam dünyası bu bahse organize bir reaksiyon koymadığı sürece Batılı ülkelerde bir farkındalık oluşmayacağını düşünüyoruz. Fikir özgürlüğüyle kutsal pahalara hakaretin artık sonlarının ayrılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu ayrılma hünerini, Batı’dan göstermesini bekliyoruz.” dedi. – İSTANBUL
