2024-2026 yıllarını kapsayan ve 6 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Orta Vadeli Ekonomik Program (OVP), dünyanın dördüncü jeotermal kaynak zenginliğine sahip olan Türkiye’nin ziraî üretimini artıracak amaçlar içeriyor. Buna nazaran yaş meyve ve zerzevat eserlerinin arz sürekliliğinin sağlanması hedefiyle, jeotermal güç kaynaklarının bulunduğu uygun alanlarda Sera Organize Tarım Bölgesi (OTB) kurulmasına yönelik yatırımlar hızlandırılacak, yeni sera heyetimi ile sera yenileme yatırımları desteklenecek.
OVP’deki maksatları kıymetlendiren Jeotermal Güç Derneği (JED) İdare Konseyi Lideri Ali Kındap, Türkiye’nin tarımda bir üretim ihtilaline gereksinim duyduğunu belirterek, “Jeotermal gücün entegre kullanımında en yüksek derecede katma kıymet sağlanan alanlardan biri jeotermal seracılıktır. Kamuoyumuza ve kamu otoritelerine uzun yıllardır lisana getirdiğimiz, tarım ihracatçısı ülkelerdeki örneklerini gösterdiğimiz jeotermal seracılık uygulamalarının ülkemizde artacak olmasından ve bu amacın kamunun siyaset setinde yer almasından son derece memnunuz.” dedi.
OVP’de potansiyeli yüksek jeotermal kaynakların aranmasına yönelik sondaj çalışmalarının sürdürülmesi ve yeni kaynakların iktisada kazandırılmasının da vurgulandığını hatırlatan Ali Kındap, hükmî kişilik sayısı 41’e ulaşan Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgeleri’nin de kesinlikle jeotermal kaynaklarla bütünleşmesi gerektiğine dikkat çekti.
41 TDİOSB’nin çok azı jeotermal ile entegre
Türkiye’de besin eserlerinde yaşanan enflasyonun resmi enflasyon oranının çok üzerinde gerçekleştiğini, ziraî üretimdeki düşüşün en değerli sebepleri ortasında ise güç başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki öngörülemez artışlar geldiğini kaydeden JED Lideri Kındap şu değerlendirmeyi yaptı: “Son yıllarda sayıları süratle artan jeotermal seralar güç maliyetlerini asgariye indirmeleri nedeniyle Türkiye’de ziraî üretim artışının adeta anahtarı pozisyonunda. Bu entegrasyonu kesinlikle Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nde de (TDİOSB) sağlamamız gerekiyor. Ağustos ayı prestijiyle 39 vilayetimizde hükmî kişilik kazanan 41 TDİOSB’lerin çok azı jeotermal kaynaklarla entegrasyona dayalı olarak planlanmış durumda. Hükümetimizin TDİOSB sayısını 100’e çıkarmak üzere makro gayesi bulunuyor. Yeni kurulacak bölgelerin jeotermal kaynaklarla entegrasyonu sağlanırsa, hem üretimde hem de katma pahada ülkemiz dünyanın en önde gelen merkezlerinden birisi olabilir. Jeotermal kaynak zenginliği açısından Avrupa’nın önder, dünyanın dördüncü ülkesi Türkiye ile kıyaslanmayacak ölçüde düşük jeotermal kaynağı olan ülkelerin, jeotermal seracılıkta Türkiye’den daha ileride olmasını kabullenmek istemiyoruz. Ziraî üretimlerin, tüketimin olduğu yerlerde ya da yakınında konumlanması gerektiğini de vurgulamak istiyoruz.”
“10 yılda 100 bin dönüme ulaşabiliriz”
Türkiye’de bugün prestijiyle 5 bin 293 dönüm jeotermal seranın üretim yaptığını hatırlatan Kındap, Türkiye’nin 10 yıl içinde 100 bin dönüm jeotermal sera büyüklüğüne rahatlıkla ulaşabileceğine inandıklarını vurguladı.
Türkiye’de bugün 5 bin 293 dönüm jeotermal serada üretim yapılıyor
Dünyanın en yüksek 4’üncü jeotermal kaynak zenginliğine sahip ülkesi Türkiye’de hala 5 bin 293 dönüm alanda jeotermal seracılık yapılıyor. Afyonkarahisar 900 dönüm ile birinci sırada yer alırken, İzmir 819 dönüm ile ikinci, Manisa 756 dönüm ile üçüncü sırada yer alıyor. İzmir-Dikili (3 bin dönüm), Denizli Sarayköy (700 dönüm) ve Ağrı-Diyadin’de (1,3 bin dönüm) kurulan TDİOSB’ler jeotermal kaynakla ısıtılacak. Balıkesir’in Gönen ilçesinde kuruluş çalışmaları süren jeotermal kaynakla ısıtılacak TDİOSB ise 8 bin dönüm büyüklüğü ile dünyanın en büyüğü olacak. 10 milyar TL’ye mal olacak bu projede 10 bin şahsa istihdam sağlayacak. – İZMİR
