Tunus’ta “devletin güvenliğine karşı komplo kurmak” suçlamasıyla tutuklu yargılanan şahısların yakınları dayanışma gösterisi düzenledi.
Tunus Temyiz Mahkemesi önünde düzenlenen şova, tutuklu yakınları ile aktivistler ve hukukçular katıldı.
Ağızlarını kırmızı bantlarla kapatan göstericiler, kelam konusu tutukluların fotoğrafları ve Tunus bayrağının yanı sıra “Söz bitti, artık tutukluları hür bırakın”, “Haklarımızı ve özgürlüğümüzü verin” sözlerinin yazılı olduğu dövizler taşıdı.
Tutuklu yakınlarının sözcüsü İnayet Mussellem, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Bugün tutukluların yakınları konuşmak istemiyor, onları temsilen ben konuşacağım. Tüm tutuklu yargılananların hür bırakılmasını talep ediyoruz.” dedi.
Ortada devlete karşı bir komplonun olmadığını, davada tutukluların aleyhine rastgele bir ispatın bulunmadığını vurgulayan Musellem, “Bu yargılama baştan sona insan hakları ihlalidir.” sözlerini kullandı.
“Devletin güvenliğine karşı komplo” soruşturmasında onlarca kişi tutuklandı
Tunus’ta 11 Şubat’tan bu yana politikler, gazeteciler, aktivistler, yargıçlar ve iş insanlarını kapsayan gözaltı operasyonları düzenleniyor. Bu operasyonlar kapsamında birçok muhalif cezaevine konuldu.
“Siyasi Tutukluları Savunma Ulusal Komitesi” üyesi avukatlarından Semir Dilo, 22 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, “devletin güvenliğine karşı komplo kurmak” savıyla tutuklu yargılanan Nahda Hareketi’nin eski yöneticilerinden Abdulhamid el-Celasi, İş ve Özgürlükler için Demokratik Blok Partisi yöneticilerinden Hiyam et-Turki, Cumhuriyet Partisi Genel Sekreteri İsam eş-Şabbi, Ulusal Kurtuluş Cephesi üyelerinden anayasa profesörü Cevher bin Mübarek, eski Demokratik Akım Partisi Genel Sekreteri Gazi eş-Şevaşi ve Emel Partisi’nin önde gelen isimlerinden İstek Belhac’ın tutukluluk müddetinin 4 ay uzatıldığını söylemişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, siyasalların “devletin güvenliğine karşı komplo kurma” ve “ekonomik krizi körüklemeye yönelik adımlar” atmalarından dolayı gözaltına alındığını söylemişti.
Muhalefet ise bu üzere soruşturmaları siyasi olarak niteliyor ve Said’i demokrasiye ters hareket etmekle suçluyor.