AKCA Lojistik Genel Müdürü Enes Akça, “Standart donanıma sahip olmayan araçlarla taşınan ve dağıtılan besin unsurlarının yıllık 500 bin tonu sonuncu tüketiciye ulaşmadan heba oluyor.” sözlerini kullandı.
Şirketten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Akça, besin ve tarım eserlerinin soğuk zincirle taşınması ve sürecin yanlışsız yönetilmesi çok kıymetli olduğunu belirtti.
Akça, “Her yıl çiftçilerimizin ürettiği eserlerin yüzde 25’i sofraya ulaşamadan bozuluyor. Bu eserlerin taşınmasından saklanmasına tüm süreçleri titizlikle takip edip denetleyerek ulusal ekonomimize kıymetli bir katkı sağlayabiliriz.” açıklamasında bulundu.
Dış ticareti yönetmek için Türkiye’nin lojistiğini en aktif biçimde yönetmesi gerektiğini vurgulayan Akça, “Gıda üreticileri, üretim sürecini bitirdikten sonra, son kullanıcıya ulaşana kadar eserlerini bize emanet ediyorlar. Bizler de besinin tüketiciye ulaşana kadar yanlışsız koşullarda ve gerekli standartlarda korumasını sağlıyoruz. Besinin hareketinin denetlenebilir lojistik standartlarla sağlanması hem besin kaybının hem de sıhhatsiz beslenmenin önüne geçilmesine katkı sunuyor. Lojistik süreçlerinizi düzgün yönetmezseniz, soğuk zinciri kırarsanız çok büyük bir kayıpla karşılaşırsınız. Ayrıyeten tarım eserlerinin de soğuk zincirle gerçek yönetilmesi çok değerlidir. Akıllı depolar, blockchain teknolojisi, ısı ölçüm sistemleri, akıllı etiketler bunların hepsi soğuk zincirin içine giriyor.” tabirlerini kullandı.
Enes Akça, soğuk zincirle yönetilen bir besin eserinde zincir kırıldığı vakit eserin formunun bozulduğunu ve büsbütün kullanılamaz hale geldiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bu, ülke iktisadı ismine da büyük bir israftır. Türkiye bir tarım ülkesi ve son devirde soğuk zinciri kullanan besin eserleri kıymetli bir ihracat kalemi olmaya başladı. Burada kontrolün ve izlenilebilirliğin artırılmasıyla ulusal iktisada çok kıymetli bir katkı sağlanabilir. Ülkemizin lojistiğini, artı teknolojiyi kullanarak kalıcı bir marka olması pek mümkün. Türkiye’nin gerek lojistiğini gerekse teknolojisini bu çerçevede geliştirmesi, ihracatını, katma bedelli bir formda yurt dışındaki amaç pazarlara yönlendirmesi ismine son derece kıymetli bir adım olacaktır. Bu bahiste Türkiye’nin önünün açık olduğunu düşünüyorum.”
