Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer dürüst iseniz, samimi iseniz yeni yasama devrinde başörtüsü problemini anayasa ile teminat altına alalım.” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Küme Toplantısı’ndaki konuşmasında, İstiklal Harbi’nde milyonların milletle kenetlendiği üzere birebir mukadderat iştirakinin 28 Mayıs öncesinde de sahnelendiğini söyledi.
Afrika’dan Asya’ya yüz milyonların duasını aldıklarını, 3 kıta ve 7 iklimde de ellerin semaya kaldırıldığını tabir eden Erdoğan, “Seçim zaferimizi bizler nasıl kutladıysak emin olun dostlarımız da tıpkı heyecanla ve tıpkı sevinçle kutladılar. Dünyanın dört bir tarafında bizim için gözyaşı döken, haftalar boyunca bize hayır dualarını gönderen herkese şahsım, milletim ismine şükranlarımı sunuyorum. Son ana kadar seçim başarımız için çalışmış teşkilatımızın güzide mensuplarına da en kalbi şükranlarımı sunuyorum.” diye konuştu.
Erdoğan, her açıdan çok güçlü bir seçim sürecinin geride bırakıldığını lisana getirerek, ülke siyasi tarihinin en kritik seçimlerinden birinin yaşandığını belirtti.
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin, milletin maziden atiye uzanan kutlu seyahatinde neye tekabül ettiğinin vakitle daha yeterli anlaşılacağını söyleyen Erdoğan, “Bu seçimlerin tıpkı 14 Mayıs 1950 ve 3 Kasım 2002 seçimleri üzere demokrasi gayretimizde yeni bir merhale olduğu ortaya çıkacaktır. Türkiye’nin nasıl büyük bir varta atlattığını, uçuruma düşmekten son anda nasıl kurtulduğunu vakitle daha net göreceğiz. Muhalefetin yanında kimlerin sıralandığına bakıldığında aslında bunun işaretlerini alıyoruz.” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 1,5 sene evvel muhalefetin bir masa kurduğunu, kıyıda kenarda kim varsa oy oranlarına bakmadan hepsini masaya topladığını anlatarak, şunları kaydetti:
“Yaptıkları onca toplantının, görüşmenin sonunda millete proje namına elle tutulur tek bir şey sunamadılar. İsmine ne derlerse desinler kurdukları masa, hiçbir vakit, şahsen kendi tanımlarıyla bir kumar ve pazarlık masasından öteye geçemedi. Bu masaya ben ‘kumar masası’ demedim. ‘Noter masası’ da demedim. Diyen kim? O masanın etrafındakiler. Olay bu kadar acı bu kadar basiretsiz ve sonucu de ortada. Güya parlamenter sisteme, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri döneceklerdi lakin 7 tane cumhurbaşkanı yardımcısının olduğu, sabah erken kalkanın bakanlık kaptığı, hiçbir prensibin, ahlaki çizgisinin bulunmadığı ucube bir sistemi millete dayattılar.”
Başörtüsüne anayasal garanti çağrısı
Muhalefetin vizyon ve proje konusundaki açıklarını kapatabilmek için son yılların en kirli, etik ve edep dışı seçim kampanyasını yürüttüğünü lisana getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ortada o denli bir sıkıntı yokken yayınladıkları görüntülerle mezhep ve etnik köken fitnesini körüklemeye kalktılar. Siyasi hayatımızın hiçbir basamağında müdahale etmediğimiz hayat biçimi üzerinden vatandaşa dehşet saldılar. Bay bay Kemal, bizim vatandaşımızın hayat biçimiyle yakından uzaktan alakamız yoktur. O sizin derdiniz. Siz bu ülkede milletin hayat stiliyle daima uğraştınız ve sahtekarlık yaptınız. Yeri geldi her vakit başörtüsüne saldırdığınız halde seçim kampanyasında milleti aldatmak için aldınız yanınıza bir iki tane başörtülü kızımızı yahut kadınımızı, onlara rozet taktınız. ‘Bak işte biz de başörtülülerden yanayız.’ dediler lakin palavra, sahtekarlık yapıyorsunuz. Haydi gel. Ne dedik seçimi öncesi? Anayasa yapalım ve bu anayasada başörtüsü konusunu masaya yatıralım, bunu çıkaralım. Bak artık yeniden söylüyorum; şayet dürüstseniz, samimiyseniz yeni yasama devrinde başörtüsü sorununu anayasayla teminat altına alalım.
Ama dürüst olmazsanız yalnızca küme toplantısı salonunda değil 780 bin kilometrekarelik vatan toprağında sizi milletimize bangır bangır anlatacağım. Kandil’den Pensilvanya’ya kadar terör baronlarının dayanak beyanlarına bir defa olsun itiraz ettiniz mi? Bay bay Kemal sana söylüyorum; ettiniz mi? Ortakların itiraz etti mi? Hiçbirisi etmedi, edemezsiniz. Niçin? Dirsek temasınız var. Onlarla berabersiniz. Dürüst değilsiniz ve uçkuru kaptırmışsınız uçkuru. Global güç odaklarından aferin alabilmek ismine toplumun bekasını tehdit eden LGBT belasını legalleştirmeye çalıştınız. Bay bay Kemal, siz LGBT’cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT’ci. Fakat ne AK Parti ne MHP ne Cumhur İttifakı’nın başka üyelerinde bu türlü bir bela yok. Aramızdaki fark bu. Seçim kazanmak uğruna faşizmi, ırkçılığı, nefret telaffuzları ve ayrımcılığı en azami formda kullanmaktan çekinmediniz. İnsanımızı tehdit etmekten depremzedelerimize yönelik ahlakla, vicdanla ve insanlıkla bağdaşmayan nobranlıklara kadar her yolu denediniz. Özellikle, 14 Mayıs ile 28 Mayıs ortasında yaşananlar birer kara leke olarak faillerinin alnına yapışmıştır. Siyaset sahnesinde kaldıkları sürece o leke oradan çıkmayacaktır.”
(Sürecek)
