28 Mayıs seçimlerinde bir kere daha yenilen CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti içinden gelen “istifa” davetlerinin gölgesinde dün akşam bir canlı yayına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a meydan okuyan Kılıçdaroğlu, “Gelsinler artık sandığı koysunlar, seçim yapsınlar, uzunluğunun ölçüsünü alsınlar. Neden yapmıyorlar?” tabirlerini kullandı.
“ZAM ÜSTÜNE ARTIRIM GELİYOR”
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları: “Bu kadar artırım yaptı? Kime yarıyor? Esnafa, çiftçiye, emekliye, sanayiciye yarıyor mu? Dolarla ihale alanların keyfine yarıyor. Dolarla fiyat garantisi verenlerin işine geliyor. Devlete dolarla borç verin oradan gelir alanların işine yarıyor. Yurt dışından kredi çekip de devletin Hazinesini ona garanti edenlerin işine yarıyor. Şu anda iki Türkiye var. Bir sarayın Türkiyesi, iki vatandaşın Türkiyesi. Milletin Türkiyesine artırım üstüne artırım gelir. Vatandaşın Türkiyesi bir avuç sarayın Türkiyesine çalışıyor.
“GELSİN ARTIK SEÇİM YAPSINLAR”
Vatandaş devletin güvenliğine oy verdi. Palavra kurgulu görüntülerle ‘Türkiye elden gidiyor, oy verirseniz terör örgütüyle bunlar yan yana olacak’ dediler. Gelsin artık seçim yapsınlar. Devleti tehlikeye sokan adam bizi devletin karşısına koydu. Niçin gübre, soğan, mercimek, nohut, et, canlı hayvan ithal ediyoruz? Bunları niçin biz üretmiyoruz. Toprağı niçin küstürdünüz? Biz bunları konuşmak isterdik.
“Parti Meclisi’ni 2 ayda bir topluyoruz. PM’den teklif geldi ayda bir toplanmak üzere. Biz de o denli yapalım dedik. Belediye liderleriyle toplanacağız. Tanju Bey’in geleceğini sanmıyorum. Sayın İmamoğlu ile ilgili zoom toplantısına girmek istemem. Kendisi açarsa farklı tabi.”
TAMAMINI SEYRETMEDİM, GEREK DUYMADIM”
Kılıçdaroğlu, bâtın görüşme ile ilgili de şunları söyledi: “Sabahleyin cep telefonuma gelen iletiyle gördüm. Doğrusunu isterseniz tamamını seyretmedim. Gerek duymadım. Yalnızca beni değil partiyi ilgilendiren husus. Sonuçta partiye uzun yıllar emek veren arkadaşların yaptıkları bir toplantı olarak düşünebiliriz. Etik olarak rahatsız edici kimi uygulamalar var. Olağan bulmuyorum. Parti içi bahisleri televizyonlarda konuşmayı hakikat bulmam.
“DİSİPLİN ŞURASINA SEVK ETMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM”
Parti içinde bir kişi genel başkanlığa aday ise gelir başımın üstünde yeri vardır. Kendisini destekleyen arkadaşlarıyla hareket edebilir. Bu bizim geleneğimizde var. Herkes AK Parti’yi gördüğü için orası üzere zannediyorlar biz o denli değiliz. Bu AK Parti’de olsa kabahat. Adamı linç bile edebilirler. İhraç bile edebilirler. Zira orada demokrasi yok. Biz demokrasiyi içselleştirebilen bir partiyiz. Parti meclisi üyeleri genel lideri eleştirebilirler. Bizim partide hiç kimse eleştirilmez diye bir kural yok. Sağlıklı bir tenkit siyasetçinin en çok muhtaçlık duyduğu şey. O çerçevede tenkitlere bakarım. Tenkitlerin haklı istikameti de olabilir, haksız tarafı de olabilir. Mevzuyu disiplin konseyine sevk etmeyi düşünmüyorum. Ekrem İmamoğlu Bey’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığına tekrar aday olmasını isterim.
“ZAMAN VAKİT BU TIP OLAYLAR OLUR, KRİZ OLARAK GÖRMEYİZ”
Zaman vakit bu tıp olaylar olur; kriz olarak görmeyiz. Su mecrasını bulur. Buradaki temel sorun şu. Ülkenin bu kadar önemli sorunu varken, beşerler perişan halde iken, ekonomi bu halde iken, artırımlar almış başını gidiyorken CHP’nin iç meselelerinin tartışma konusu olması beni rahatsız ediyor. Bu bahiste bütün arkadaşlarımı uyardım. Elbette tenkitlerini lisana getirebilirler. Lakin hepsinin ortak amacı; bu ülkede çok dar bir küme hariç artırımlardan perişan oldu.
“TEKRARLANDIĞINDA GEREĞİNİ YAPARIM”
Parti içi tartışmaları toplumun önüne getirme kadar yanlış bir şey yok. Kurallar içinde gayret edersiniz. Tekrarlandığında, kuralın dışına çıkıldığında gereğini yaparım. Her toplantının etik kurallar içinde yapılması lazım. Söylediğim odur.”
