MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, partisinin MYK toplantısının akabinde açıklamalarda bulundu. CHP’deki genel başkanlık yarışında tercihinin Kılıçdaroğlu olduğunu belirten Bahçeli, GÜZEL Parti ile ilgili daha evvel yaptığı ‘komşuluk’ açıklamasını ise bu sefer farklı bir boyuta taşıdı.
“KILIÇDAROĞLU’NU ÜZMESİNLER”
CHP Küme Lideri Özgür Özel’in genel başkanlığa aday olmasıyla ilgili yöneltilen soruya karşılık veren Bahçeli, “İsteğim Kemal Kılıçdaroğlu’nu üzmesinler” sözlerini kullandı. Bahçeli, GÜZEL Parti’ye daha evvel yaptığı “komşuluk” daveti ile ile ilgili de, “Mahallede komşuya verilecek mesken olmadığı anlaşılmıştır” dedi.
Bahçeli’nin açıklamalarından satırbaşları;
“Ermenistan, Birleşmiş Milletler Kurulu kararları ile AGİT prensiplerini ihlal etmektedir. Karabağ Türk’tür, Türk’ün yurdudur, can Azerbaycan’ın ayrılmaz, ayrılamaz, koparılamaz vatan toprağıdır. Ermenistan aklını başına almalı, ateşle oynamaktan vazgeçmelidir. Barış görüşmelerini sekteye uğratacak, istikrar arayışlarını boşa çıkaracak her provokasyonun ağır sonuçlarına Erivan idaresi, yeri ve vakti geldiğinde tekrar katlanmak durumunda kalacaktır. Türkiye’nin, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını tehdit eden zora dayalı kanun ve kural dışı muamele ve müdahalelere direnmesi iki devlet, tek millet onurunun bir icabıdır. Soydaşlarımız yalnız değildir. Karabağ karanlığa çekilemeyecektir. Azatlık Türk’ün ve Türk yurtlarının ezeli ve ebedi yazgısıdır.
AB SÜRECİ
Köklü diplomasi geleneğine sahip Türkiye, dış siyasetinde coğrafik pozisyonu, tarih zenginliği, güçlü kurumları, kadim millet varlığı, ahlaki ve manevi müktesebatı başta olmak üzere birçok yerli ve ulusal ögeden beslenmektedir. Türkiye göz arkası edilecek, mesela planlanan Hindistan-Orta Doğu ve Avrupa ekonomi koridorunda ihmal edilecek bir ülke değildir.
“NE DİYECEĞİ MERAK UYANDIRAN BİR TÜRKİYE VAR”
Kutup yıldızı üzere parlayan Türk nesli hem bölgemize hem de dünyaya barış, huzur ve istikrar vadetmektedir. Artık alanda ve masada kelamı geçen, kelamı dinlenen, ne diyeceği merak uyandıran bir Türkiye gerçeği vardır ve gün geçtikçe bu yalın gerçek kökleşmektedir. Lakin Avrupa Birliği ile bağlantılarımız bugüne kadar bir türlü istikrar kazanamamış, karşılıklı hak ve çıkarlara hürmet temeline dayalı bir seyir izleyememiştir. Ankara Antlaşması’nın imzalandığı 12 Eylül 1963 yılından bu tarafa, yani tam 60 yıldır bir aldatma ve oyalama süreci devamlı canlılığını korumuştur. Bu tek taraflı, peşin hükümlü, dışlayıcı, dayatmacı, hakkaniyetten uzak, ötekileştiren, mevti gösterip sıtmaya razı etmeye yarayan, irademizi ve ulusal haysiyetimizi zedeleyen Avrupa Birliği süreci artık taşınması ve tahammülü imkansız hale gelen zelil bir hamuleye dönüşmüştür.”
